21 Mart 2012 Çarşamba

Ayakkabı Çılgınlığı Ama Bu Başka...

         Her kadında ''ayakkabı çılgınlığı'' vardır.. En kilolu kadın dahi olsanız üzerinize pantolon, etek, elbise vs. bulamazsanız bile illa ki ayakkabı bulursunuz.. Ve ayağınıza olur, size ''şişmansınız'' ya da ''çirkinsiniz'' vs. demez:) Belki de bu yüzdendir kadınlardaki bu ayakkabı tutkusu.. Bir kadın, ayağına vursa da hatta bazen ufak/büyük dahi gelse beğendiği ayakkabıyı almaktan vazgeçmez.. Ben de öyleyim bazen aşık olurum ayakkabıya parası hatta numarası bile umrumda olmaz. FAKAT...
      Konfor, Estetik, İhtiyaç, Beğeni... için değil bir de bu ayakkabıların ''TASARIM'' adına yaratılmış olanları vardır.. ÇILGIN TASARIMLARA SAHİP AYAKKABILAR.. İşte aşağıda size bir kaç örnek.. Ben bağzılarını giyebilirim AMA yürüyebilir miyim onu bilemem..:)  CESARET İŞİ , öyle değil mi? Ee bakalım siz ne düşüneceksiniz... :)































8 Şubat 2012 Çarşamba

Sevgililer günü...

Arkadaşlar,
     sevgililer günü başlığı altında sanmayın ki aşk meşk fasafiso yazacağım.. Herkesin aşkı vs her şeyi kendine, ben çok daha farklı bir konu paylaşmak istedim.. Hani şu sevgililer günü geliyor da, hani ne alsak vs telaşına düşenlerden bazıları da pet shop önlerinde ''acaba şu köpeği mi alsam'' ya da '' bu şirin kediyi alayım, kesin bayılır'' diyen insanlardan ve sonrasında maalesef sokağa terkedilen, bakımsızlıktan perişan hale gelen hayvanlardan bahsedeceğim.. Bu yazı ve buna benzer hayvanlarla ilgili konular eminim bir çoğunuzun dikkatini çekmemesinden ziyade, hatta umursamıyorsunuz bile..! Bi-li-yo-rum! fakat hepinizin okuması kaygısıyla yazılmış bir yazı değil bu yazacaklarım, bir kişi dahi okuyup bilinçlenmiş olsa bir hayvan mağdur olmaktan kurtulur.. 
        Sizi seven insanın ona bir hayvan almasıyla size kat kat sevgisi artmayacak, seviyorsa zaten seviyordur.. ufak ya da büyük her hediyenize sadece ''düşünmüş'' olduğunuz için sevinecektir.. 
        Bir hayvana bakmak gerçekten zordur; bakımı, temizliği, sağlık kontrolleri ve her şeyden önemlisi ilgi ve şefkat.. Sadece evde o hayvanı görüp; 24 saatlik bir zamanda onu sadece 1 saat seveceksiniz die lütfen hiç bir hayvanı bu şekilde 4 duvar arasına, yalnızlığa mahkum etmeyin.. Neticede ağzı dili olup fakat konuşamayan ve hayatlarında yaşadığı eziyet ve bir çok kötü duruma sebep ''TEK KUSURLARI ALLAH TARAFINDAN ŞİRİN YARATILMALARIDIR''! 
        Başı ağrısa ''başım ağrıyor'' diyemez, yemeği bitse ''açım'' diyemez, ''susadım'' diyemez.. Sırf konuşamıyor diye istekleri olmadığını sanmayın farzedin ki bir evladınız var ve dilsiz.. aynı şey inanın.. Çocuk gibidir hayvanlar, bakım ister, temizlik ister, oyun, ilgi; şefkat, alaka ister.. Kısaca meşakkatlidir bir hayvan dosta bakmak.. Hani şöyle bir insana bakarsınız da her adamdan 'adam gibi baba' ve her kadından da 'düzgün anne' olmaz deriz ya işte bir hayvan alırken karşınızdakine de bir bakın.. Toz kondurmazsınız seviyosanız belki fakat en azından şu şekilde bir sorun '' karşımdaki insan ÇOCUK bakabilir mi?'' İnanın aynı ve hatta beki çocuktan bile çok daha zordur hayvan bakmak.
    Hergün milyonlarca köpek, kedi ilanı var, sahiplendirilmeyi bekleyen.. bebekken çok şirinlerya işte büyüyünce sokaklara atılmaktalar.. YAPMAYIN!
Onları alırken vereceğiniz paralarla gidin ne bileyim kız arkadaşınıza bir altın kolye alın, gidin erkek arkadaşınıza güzel bir saat alın.. Bakamayan insan kadar, o insana bunu alan da günaha ortaktır unutmayın..

BU ALEMDE KONUŞAMIYORLAR DİYE DİĞER ALEMDE KONUŞMAYACAKLARINI SANMAYIN!

31 Ocak 2012 Salı

İç Mimarlık zor meslek...

    Arkadaşlar,

   ''iç mimarlık zor meslek'' derken, mesleğin içeriği değil  tam tersi- dış dünyası maalesef çok zor..
Daha detaylı konuyu açmak gerekirse; öncelikle insanların bir iç mimarın tasarım gücü, eğitim ve teknik bilgi olanağına bakmadan -sözde- iç mimar olarak gördükleri marangozlara işlerini sanki tasarımcıymış gibi yaptırmaları ve bazı marangozların ''abla iç mimarlık da var bizde'' deyip hakaret olarak algıladığım bu mevzu canımı çok sıkmakta..

    Ya da bazı insanların iç mimar'a çizim yaptırıp ''beğenmedim'' deyip, ucuza mal etmek adına -sözde beğenmediği- tasarımınızı akıllarıına kazıyıp arka planda bir marangoza yaptırmasından da rahatsızım.
     Sadece marangozlarla da bitmiyor bu dıştaki problemler;

marangozlukla, iç mimarlıkla hatta hiç bir şekilde tasarım, projelendirme ve buna bağlı hiç bir şeyle alakası dahi olmayan insanların sırf usta çevresi sayesinde, ustalarını toplayıp ev, iş yeri konut ve daha bir çok mekana ''biz yaparız'' mantığıyla el atmasından da rahatsızım...

     Üniversite eğitimi 2yıl ve 4 yıl olarak ayrılmakta.. 2 yıl okuyan öğrencinin ''dekoratör'', 4yıllık okuyan
öğrencinin ''iç mimar'' olduğunu bilmeyenler mevcut. 2 yılda sadece teknik çizim ve çizim anlatım dersi alarak ''iç mimarım''denmesinden de rahatsızım. 4 yılda dahi alınan eğitimin kafi gelmediği, sürekli gelişmekte olan iç mimarlık dünyasının takibinin yapılmasıyla, tecrübelerle, yıllarca geçen süre içince ancak tam ''iç mimar'' olunması gerekirken, 2 yılda tüm güzel sanatlar fakütelerinin ortak aldığı derslerle iç mimarım diyen insanlara hayretle bakıyorum ve tabii bunu bilmeyip inananlara da. Mesleki eğitim asıl olarak 3. ve 4. sınıfta başlamaktadır. Sadece perde, duvar rengi seçmek olarak bilinen durumu ve sadece oraya kadar olan kısmı lütfen o 2 yıllıklara sorun. 4yıllık eğitim almış bir iç mimara sadece bu konu için gelip hakaret etmeyiniz.

     6ay-1 yıllık sertifika programlarıyla ''iç mimarım'' diyen insanları zaten artık konuşmak dahi istemiyorum.
     
   Buarada;  İç Mimarlığın sadece perde seçmek, mobilya seçmek, duvar rengini seçmek olduğunu sananlara cahil gözüyle bakıyorum. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.
   
      Kariyer hedefleri olan bir iç mimara ''hatır-gönül'' işleri gelmesinden, ayrıca hakaret gibi bir de ''sen çiz ben yaptırayım'' demelerini de hakaret sayıyorum... Kimse kendi tasarımını, içliğini bilmediği bir marangoza teslim etmek istemez.
     
      İç mimarı, bir mobilya firmasında sadece mobilya satsın die -satış elemanı olarak- isteyen seri imalat mobilyacılarının da bu mesleğe zarar verdiğini düşünüyorum... Mimar, iç mimar değil, lütfen dekoratör arayınız. T-shirt satan insan mobilyanızı da satar.. siz onlara paradan bahsedin.
   
      Mobilya firmaları derken de şunu da blirtmek isterim özellikle bayan iç mimar isteyen firmaların ilk yazdığı şey ''dış görünüşüne önem veren'' olmakta. Elbette ki dış görünüşüne önem verenin kabul olması gerek fakat hiç bir şey bilmeyip sırf güzelsiniz diyey işe alanlar var. Cv nize bile bakmıyorlar. İşte bence o firmalar eskort ajanslarını vs. arasınlar...
     
           Daha saymakla bitmez rahatsız olduğum konular... ama sözün özü kısası;
                                İÇ MİMARLIK ÇOK ZOR MESLEK!!!